HAZİRAN 2015 GENEL SEÇİMİ SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

AKP’nin akıbeti ANAP gibi mi olacak?

19 Haziran 2015

AKP 2001 yılında kurulduktan sonra 2002 Kasımında girdiği ilk Genel Seçimi % 34 ile kazanıp, seçim barajı nedeniyle CHP haricindeki bütün siyasal partilerin Parlamento dışı kalmasıyla TBMM’ deki sandalyelerin % 70 ini elde ederek iktidara ilk defa oturmuştu. 2002’ den sonraki 2007 ve 2011 Genel Seçimleri ile 2004-2009 ve 2014 Mahalli İdare ( Yerel Yönetim ) Seçimlerinde oy oranını artırıp hep 1. Parti olan ve tek başına iktidarını koruyan AKP, 7 Haziran 2015 de yapılan son Milletvekili Genel Seçimlerinde bir önceki seçime göre  % 10 civarında oy kaybına uğrayarak tek başına iktidar olma şansını kaybetmiştir.

Kamuoyu ve derin kulislerde azınlık hükümeti, 2’li veya 3’lü alternatif koalisyon hükümetleri ve erken seçim ihtimali konuşulmaktadır. Bize göre ülkemizin Milli Menfaatleri bakımından en ideal hükümet formülü AKP’ nin muhalefette kalacağı CHP-MHP-HDP Koalisyon hükümeti olmakla birlikte, AKP – MHP  koalisyon hükümetinin oluşma şansı daha yüksek gibi görünmektedir. Kanaatimizce MHP her türlü koalisyondan zarar görecektir. MHP Bütün iyi niyetlerine, vatan sevgilerine ve dürüstlüklerine rağmen, iş bilmez, piyasadan – ekonomik gerçeklerden, küresel ekonomik ve siyasal meselelerden hiç anlamayan bilgisiz ve  yeteneksiz siyasi ve bürokratik kadroları ile 1999-2002 Döneminde nasıl DSP’ nin gölgesinde kalıp, ekonomiyi Mesut YILMAZ-Hüsamettin ÖZKAN hırsız çetesine bıraktıysa bu defa da AKP’ nin payandası haline gelecek; bütün akçalı işler (!!!!!) AKP tarafından yürütülerek ekonomik ve politik menfaatlerden AKP istifade edecek ve faturayı da 2002 Kasım seçimlerinde olduğu gibi yine MHP ödeyecektir. CHP-MHP 2’ li koalisyonunun güvenoyu alacak yeterli çoğunluğu yoktur. HDP’ nin içeriden veya dışarıdan destekleyeceği CHP-MHP-HDP Koalisyonu ise MHP’ nin kuruluş ve varoluş nedenlerini ortadan kaldıracak, partinin tabanında ve kamuoyunda çok şiddetli tepkilere neden olacaktır. MHP açısından en iyi hükümet modeli MHP’ nin muhalefette kalacağı AKP-HDP Koalisyon hükümetidir. Böyle bir Hükümetin kısa dönemde Türkiye için bir felakete neden olmasına karşı,    bu dönemde özerklik-otonomi, çift anadil, bebek katiline af gibi konular gündeme gelmesi;  Sayın Devlet BAHÇELİ’ ye çok haklı olarak kızıp 2002 seçimlerinden beri sürekli AKP’ ye oy veren Ülkücü kaynağı Yozgat, Çorum, Çankırı, Tokat, Niğde, Aksaray, Kırıkkale, Sivas, Kayseri, Elazığ ve Erzurum gibi “Türk diyarlarındaki” AKP Teşkilatlarının toptan istifa edip MHP’ye geçmelerine ve AKP’ nin bu yörelerde % 60 ı geçen oy oranının % 10 lara düşmesine neden olacağı için orta ve uzun vadede Ülkemiz ve MHP için çok hayırlı olacaktır.

Koalisyon tahminlerini ve erken seçim ihtimallerini şimdilik bir kenara bırakarak AKP’ nin siyasi geleceği üzerine bir öngörüde bulunalım. Hatırlanacağı gibi 7. Cumhurbaşkanı Kenan EVREN Paşa’nın 2 yıllık Devlet Başkanlığı ve 7 yıllık Cumhurbaşkanlığı görev süresi Kasım 1989’ da dolunca yerine Parlamentodaki Milletvekili çoğunluğuna güvenen ANAP Kurucu Genel Başkanı ve Başbakan Turgut ÖZAL kendi partisi içindeki ve TBMM’deki muhalefet partilerinin şiddetli karşı çıkmalarına rağmen Cumhurbaşkanlığına aday olmuş ve kendi parti grubunun “Kerhen” verdiği oylarla 8. Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.

Başbakan ve ANAP Genel Başkanı olarak da yerine hakkında birçok alaycı fıkralar üretilen Yıldırım AKBULUT’ u emanetçi bırakmıştır. Daha sonra da eşi Semra ÖZAL’ ın istediği Mesut YILMAZ Sayın AKBULUT’ a göre “terziler ve dürzülerin” desteği ile ANAP Genel Başkanı ve Başbakan olmuştur. Mesut YILMAZ’ ın da ilk işlerinden biri erken seçime gitmek olmuştur. 1991 yılında normal zamanından 15 ay erken yapılan Özal’ sız ilk Genel Seçimlerden ANAP 2. Parti olarak çıkmış TBMM’ deki çoğunluğunu ve iktidarı kaybetmiştir.  ANAP 1995 ve 1999 yapılan Genel Seçimlerde de sürekli oy kaybetmiş sırasıyla 3. ve 4. Parti durumuna düşmüştür. 2002 yılında yapılan seçimlerde ise sadece % 5 oy alarak 7. Parti durumuna düşmüş ve Parlamento dışı kalmıştır. 2007 Milletvekili Genel Seçimlerinde milletvekili aday listelerini bile dolduramamış ve seçime katılma hakkını kaybetmiş nihayet 2009 da Demokrat Partiye iltihak ederek siyasi yaşamına son vermiştir.

2014 yazında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde “saf” solcuların güya adaletsiz seçimleri ve 6 Partinin ortak çatı adayını protesto ederek sandığa gitmemeleri sonucu AKP Kurucu Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ilk turda % 52 oyla 12. Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Halbuki saf solcular sandığa gidip Çatı adayına oy verseler hatta boş oy bile atsalar Sayın Erdoğan’ın oy oranı % 45 lerde kalacak ve seçim 2. Tura kalacaktı. 2. Turda da sadece saf solcular değil, geniş halk kitleleri protesto olarak sandığa gitmeyecek kullanılan oyların büyük çoğunluğunu alacak olsa da toplam oyların yarısından azını almış olacak Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yasal olmasına karşı “Meşru” olmayacak sürekli eleştirilerek tartışma konusu yapılacaktı. Sayın Erdoğan’ın Partinin başından ayrılmasından yaklaşık 10 ay sonra Başbakan Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU liderliğinde 7 Haziran 2015 de yapılan Genel Seçimlere tek başına iktidar olarak giren AKP, %10 civarında oy kaybederek kurulduğundan beri ilk defa Parlamentodaki çoğunluğunu kaybetmiştir.

2 partinin yani ANAP ve AKP’ nin akıbeti hakkında diğer benzer bir husus ise “Yolsuzluk İddiaları” konusudur. ANAP iktidarı hayali ihracat ve ihale yolsuzlukları ile adeta özdeştirilmişti. ANAP’ ın kurucu genel başkanı rahmetli Özal’ın ENKA, ÇUKUROVA Holding vb gibi büyük müteahhitlik gruplarıyla özel ilişkisi ve onları kayırarak kamu imkanlarını peşkeş çekmesi sürekli medyaya yansıyor ve kamuoyunda büyük tepkiler alıyordu. Rahmetli Özal’ ın eşi ve büyük oğlunun Türkiye’nin ilk modern özel hastaneleri olan International Hospital ve Florance Nigthingale ile Türkiye’nin ilk özel TV kanalı Star TV ( Magıc Box ) a Özal’ın siyasi nüfuzunu kullanarak gizli ortak oldukları iddiaları ve dedikoduları ile kamuoyu çalkalanıyordu. Rahmetli Özal’ın eşi oğulları ile ilgili iddialara çocuklarımın bir dikili ağaçları yok diye cevap veriyordu.

Bugün de AKP kurucu genel başkanının bizzat kendisinin firma isimleri kamuoyunda çok iyi bilinen, İstanbul 3. Havalimanı inşaatı gibi büyük taahhüt işleri üstlenen müteahhitlik firmalarıyla yakın ilişkisi olduğu iddiaları sürekli medyada yer almaktadır. Bu inşaat firmalarının sahipleri 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerindeki soruşturmalarda gözaltına alınmışlardır. Hatta Sayın Cumhurbaşkanına çok yakın bir büyük müteahhit Yüce Türk Milletine “sövecek” cesareti de kendisinde bulmuş ve bu konuşmaların ses kayıtları basına düşmüştür. AKP kurucu genel başkanın eşi tıpkı ANAP kurucu genel başkanının eşi gibi adı Tıp yani Medical ile başlayan bazı özel hastane gruplarıyla gizli ortaklık ve büyük oğlu da tıpkı ANAP kurucu genel başkanının büyük oğlu gibi yolsuzluklarla ve kamu imkanlarının usulsüz olarak kullanılması ile anılmaktadır. ANAP kurucu genel başkanının eşinin kurduğu vakfa tahsis edilen kamu kaynakları bugün AKP kurucu genel başkanının oğlunun kurduğu vakfa tahsis edilmektedir. Tıpkı Özal ailesi çocukları ile ilgili iddiaları bir dikili ağaçları bile yok diye yalanlarken, Erdoğan ailesi de hiçbir ticari geçmişi ve sermaye birikimi olmayan çocuklarının birdenbire sahip oldukları milyar dolarlık şilep filosunu “Gemicik” diye geçiştirmeye çalışmaktadırlar.

4 eski AKP’ li Bakan ve Cumhurbaşkanı’nın oğlu hakkında yolsuzluk iddialarının bu yasama döneminde TBMM’ de kabul edilerek AKP kurucularına Yüce Divan yolu gözükmesi, AKP’ nin iktidar nimetlerini kaybetmemek için HDP ile son ümit olarak denize düşen yılana sarılır misali koalisyona girmesiyle sonuçlanacaktır. Böylece 13 senedir AKP’ de emanet olarak bulunan % 10 Ülkücü oyların ve Ülkücü tabanın MHP’ye geri dönmesi AKP için sonun başlangıcı olacaktır.  Batan gemiyi ilk farelerin terk etmesi gibi iktidar nimetlerini kaybeden bir Partide çözülme hızlı olur. Görünen odur ki bundan sonraki seçimlerde de AKP, ANAP gibi sürekli oy kaybedecek 2 veya 3 seçim sonra da siyaset sahnesinden silinecektir.

Doç. Dr. Uğur ÖZGÖKER ( Siyaset Bilimci )

AREL ÜNİVERSİTESİ İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

TÜRDER Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Derneği Genel Başkanı

TODGEP Toplumsal Değişim ve Gelişim Platformu Derneği Yönetim Kurulu Üyesi.