Prof. Dr. Uğur Özgöker, A Haber’de yayınlanan “Melih Altınok ile Sebep Sonuç” programında, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun uluslararası hukuk önünde yargılanma olasılığı üzerinden Batı’nın hukuk sistemindeki çifte standardı ve küresel siyasetteki ikiyüzlülüğü eleştirdi. Özgöker, New York Belediye Başkanı Jamaal Mamdani’nin “Netanyahu’yu tutuklayabiliriz” açıklamasının sembolik bir anlam taşıdığını, ancak hukuki olarak ABD’nin bu yönde hiçbir irade göstermeyeceğini vurguladı. Ona göre bu çıkış, Amerikan kamuoyunda artan tepkileri yatıştırmaya dönük bir “siyasi manevra” niteliğindedir.
Konuşmasında, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) yetkilerine değinen Özgöker, Batı’nın kendi çıkarlarına ters düştüğü durumlarda uluslararası hukuk kurumlarını devre dışı bıraktığını ifade etti. Özellikle İsrail’in Gazze’deki sivil katliamlarına rağmen hiçbir uluslararası yaptırımla karşılaşmamasını “uluslararası hukukun çöküşü” olarak değerlendirdi. Batı dünyasının insan hakları ve demokrasi kavramlarını yalnızca politik araç olarak kullandığını belirten Özgöker, “Netanyahu’yu değil, sistemi yargılamak gerekiyor” diyerek küresel düzenin köklü bir reforma ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Programda, ABD’nin çifte standardı ve “küresel jandarma” rolü de ele alındı. Özgöker, Washington yönetiminin Orta Doğu politikalarında her zaman İsrail yanlısı bir çizgide hareket ettiğini, bu nedenle Mamdani gibi yerel siyasetçilerin çıkışlarının sistem içinde etkisiz kaldığını vurguladı. Ona göre, ABD’deki iç politik dengeler değişmeden uluslararası adaletin tesisi mümkün değildir. Bu bağlamda, Amerikan seçim sürecinde Filistin meselesinin nasıl araçsallaştırıldığına dikkat çekti ve “ABD kendi içinde vicdani bir hesaplaşma yaşamadan dünyaya adalet getiremez” dedi.
Özgöker ayrıca, Türkiye’nin bölgesel diplomasideki rolünü de değerlendirdi. Türkiye’nin, Gazze krizinde insani yardım ve diplomatik çözüm arayışlarıyla ön plana çıktığını belirterek, bu duruşun hem ahlaki hem de stratejik bir pozisyon olduğunu ifade etti. Ona göre Ankara, küresel sistemin yeniden şekillendiği bu dönemde “denge siyaseti”ni koruyarak hem Doğu hem Batı ile diyaloğunu sürdürebilmelidir. Türkiye’nin arabuluculuk ve insani diplomasi kapasitesinin, gelecekte Orta Doğu barışının inşasında belirleyici olabileceğini vurguladı.
Son olarak, Özgöker uluslararası kurumların reform ihtiyacına dikkat çekti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin mevcut yapısının 21. yüzyıl gerçeklerine yanıt veremediğini, özellikle veto sisteminin küresel adaleti engellediğini belirtti. “Eğer dünya beşten büyükse, hukuk da beşten büyük olmalı” sözleriyle, sadece siyasi değil, adalet temelli bir küresel düzenin kurulması gerektiğini ifade etti. Özgöker’in açıklamaları, küresel vicdanın ve uluslararası hukuk sisteminin yeniden tanımlanması yönünde güçlü bir çağrı niteliği taşıdı.
