Prof. Dr. Uğur Özgöker, programda seçim manipülasyonunun yalnızca iç siyasi rekabetin bir sonucu olmadığını, aynı zamanda uluslararası güç merkezlerinin Türkiye üzerindeki nüfuz mücadelelerinin bir parçası olarak görülmesi gerektiğini vurguladı. Batı dünyasında medya, sosyal ağlar ve sivil toplum kuruluşları üzerinden yürütülen algı operasyonlarının, Türkiye’deki demokratik süreci yönlendirmeye yönelik uzun vadeli bir stratejinin parçası olduğunu ifade etti.
Özgöker’e göre özellikle sosyal medya platformları, yapay zekâ destekli algoritmalar aracılığıyla kamuoyunun duygusal reflekslerini manipüle ediyor. Bu mekanizmalar, seçim dönemlerinde kitle psikolojisini yönlendirmek, politik kutuplaşmayı derinleştirmek ve toplumun güven duygusunu sarsmak amacıyla kullanılıyor. Bu bağlamda, dijital dezenformasyonun artık klasik propaganda yöntemlerinin ötesine geçtiğini belirtti.
Konuşmasında, Batı’daki bazı kurumların Türkiye’deki seçim süreçlerine yönelik analiz ve raporlarının da “demokrasi savunusu” kisvesi altında jeopolitik çıkar arayışlarının aracı haline geldiğini söyledi. Avrupa’daki istihbarat servislerinin ve düşünce kuruluşlarının, Türkiye’nin dış politikadaki bağımsız çizgisinden rahatsızlık duyduğunu ve bu nedenle iç siyaseti etkileme girişimlerine destek verdiğini iddia etti.
Özgöker ayrıca, Türkiye’nin bu manipülasyonlara karşı kendi dijital egemenliğini koruyacak siber güvenlik altyapılarını güçlendirmesi gerektiğini belirtti. Yerli yazılım, ulusal veri merkezleri ve bağımsız medya yapılanmalarının bu bağlamda stratejik öneme sahip olduğunu dile getirdi. Halkın da bilgiye eleştirel yaklaşma bilincinin artırılması gerektiğini vurgulayarak, “demokratik olgunluğun dış müdahalelere karşı en büyük güvence” olduğunu ifade etti.
Son olarak, seçim güvenliğinin yalnızca sandıkla sınırlı bir mesele olmadığını, bilgi güvenliği, kamuoyu yönetimi ve ulusal bütünlük açısından da bir güvenlik politikası konusu haline geldiğini belirtti. Türkiye’nin bu süreçte sadece savunma değil, aynı zamanda aktif dijital diplomasi yürüterek bilgi alanında da kendi etkisini oluşturması gerektiğini söyledi.
