Prof. Dr. Uğur Özgöker, konuşmasına Orta Doğu’daki son gelişmelerin yalnızca bölgesel bir çatışma olmadığını, aslında küresel güç mücadelesinin yansıması olduğunu vurgulayarak başlıyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının arkasında, ABD’nin bölgedeki stratejik çıkarlarının ve seçim öncesi iç politik baskıların etkili olduğunu belirtiyor. Bu süreçte Avrupa Birliği ülkelerinin ise sessiz kaldığını, özellikle Almanya ve Fransa’nın İsrail yanlısı tutumlarının Avrupa kamuoyunda tepki çektiğini ifade ediyor.
İkinci bölümde Özgöker, Türkiye’nin bu süreçteki diplomatik pozisyonunu değerlendiriyor. Türkiye’nin insani yardım vurgusuyla öne çıktığını, ancak uluslararası sistemdeki çifte standardın Ankara’nın çabalarını sınırladığını söylüyor. Özellikle Birleşmiş Milletler’in etkisizliği ve ABD’nin veto mekanizmasını kullanması, uluslararası hukuk açısından ciddi bir meşruiyet krizine yol açtığını belirtiyor.
Üçüncü olarak, Gazze’deki insani felaketin uluslararası toplumun vicdanını yaraladığını dile getiriyor. Özgöker’e göre bu tablo, “Batı’nın demokrasi ve insan hakları söyleminin” samimiyetini sorgulatıyor. Ayrıca, küresel kamuoyunun sosyal medya aracılığıyla daha bilinçli hale geldiğini ve artık klasik medya tekelinin kırıldığını ifade ediyor.
Dördüncü bölümde Özgöker, bölgedeki enerji hatları ve ticaret koridorlarının da bu çatışmaların önemli bir arka planını oluşturduğunu anlatıyor. Doğu Akdeniz gazı, Kızıldeniz hattı ve İran etkisi gibi unsurların, büyük güçlerin pozisyonlarını belirlediğini söylüyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin hem jeopolitik konumu hem de enerji diplomasisi açısından yeniden kilit bir rol üstlenebileceğini belirtiyor.
Son olarak, Prof. Özgöker, kalıcı barışın ancak iki devletli çözümün yeniden masaya gelmesiyle mümkün olacağını vurguluyor. Ancak bunun için ABD’nin mevcut tutumunu değiştirmesi, Avrupa’nın daha tarafsız bir çizgiye çekilmesi ve Arap dünyasının ortak bir irade göstermesi gerektiğini ifade ediyor. Türkiye’nin diplomasi kanallarını açık tutarak, özellikle bölgesel barış inisiyatiflerinde öncü olabileceğini dile getiriyor.
