CNN TÜRK ekranlarında yayınlanan ve Türkiye’nin gündemine oturan “Güllü’nün Ölümü” soruşturmasının masaya yatırıldığı canlı yayında, Prof. Dr. Uğur Özgöker önemli tespitlerde bulundu. Olayın sadece adli bir vaka olmanın ötesinde, aile içi karmaşık ilişkiler yumağını barındırdığına dikkat çeken Özgöker, soruşturma dosyasındaki bazı fiziki detayların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu vurguladı. Özellikle olay mahallindeki eşyaların yer değişimi ve aile bireylerinin bu süreçteki rolleri üzerine eleştirel sorular yöneltti.
Soruşturmanın seyrini değiştirebilecek en kritik detaylardan biri olan “yatağın yerinin değiştirilmesi” konusunda Prof. Dr. Özgöker, şüpheci bir yaklaşımla olayı irdeledi. Olaydan bir hafta önce yatağın pencereye paralel hale getirilerek adeta bir koridor oluşturulmasını değerlendiren Özgöker, ev eşyalarının, özellikle ağır mobilyaların yerini değiştirmenin tek başına yapılacak bir iş olmadığına dikkat çekti. Kendi yaşamından örnek vererek, “Bir dolabın, bir yatağın yerini değiştirmek ciddi bir fiziksel güç gerektirir. Güllü Hanım gibi fiziki rahatsızlıkları olduğu söylenen birinin bunu tek başına yapması zor. Bu durum, olayın içinde bir erkek gücünün veya bir suç ortağının olabileceği ihtimalini güçlendiriyor,” diyerek olası bir planlamaya işaret etti.
Özgöker’in dikkat çektiği bir diğer önemli nokta ise ailenin kendi içindeki “gözetleme” mekanizmasıydı. Güllü’nün oğlu Tuğberk’in, ablasının odasını kameralarla izleyebiliyor olması veya buna erişiminin bulunması üzerine sosyolojik ve etik bir parantez açtı. Bir erkek kardeşin, ablasının yatak odasını izlemesine izin verilmesinin veya böyle bir sistemin kurulmasının, Türk aile yapısı ve mahremiyet algısı açısından sorgulanması gerektiğini belirtti. Bu durumun, aile içindeki güvensizliğin ve tehdit algısının ne kadar ileri boyutta olduğunun bir kanıtı olduğunu savundu.
Programda ayrıca Tuğberk’in konumu da Özgöker’in radarındaydı. Her ne kadar müşteki sıfatıyla ifade vermiş olsa da, bir cinayet soruşturmasında aile bireylerinin tamamının potansiyel şüpheli olarak değerlendirilebileceğini hatırlattı. “Bir tarafta annesi, bir tarafta kız kardeşi var. Kendisi bile, ‘Acaba kız kardeşine yardım etti mi?’ şüphesiyle karşılaşabilir,” diyerek adli makamların olayı çok yönlü incelemesinin önemine değindi.
Prof. Dr. Uğur Özgöker, yayının son bölümünde ABD’deki Beyaz Saray krizine dair gelişmeleri de değerlendirdi. ABD siyasi tarihindeki geleneklere atıfta bulunarak, Trump dönemindeki yönetim kadrosu değişikliklerini ve “Özel Kalem Müdürü” pozisyonunun önemini sorguladı. Ancak yayının genelinde Özgöker’in, Güllü cinayetindeki teknik detaylara ve aile içi psikolojik savaşa getirdiği farklı bakış açısı, olayın çözülmesi gereken daha pek çok karanlık noktası olduğunu gözler önüne serdi.
