Rusya – Ukrayna savaşının AB Ülkeleri açısından kritik edilerek masaya yatırıldığı on-line panelimizin ilki 16 Mart tarihinde gerçekleştirildi. Türkiye Cumhuriyeti Prag Büyükelçisi, AB Eski Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış’ın konuk edildiği panel’e finans, siyaset, sivil toplum ve akademik çevrelerden birçok panelist eşlik etti.
Moderatörlüğünü Arel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof.Dr. Uğur Özgöker ve Diplomatlar Birliği Genel Başkanı Ferhat Bozçelik’in yaptığı panelde, Ukrayna savaşı ekonomik ve sosyal yönleri ile tartışıldı.
Egemen Bağış “Almanya gibi güçlü ekonomilerin enerji ihtiyacı açısından Rusya’ya, Türkiye’den çok daha fazla bağımlı“
Egemen Bağış; Rusya-Ukrayna savaşının AB ülkeleri açısından sadece siyasi değil sosyal ve ekonomik anlamda da önemli olduğuna değindi. Bağış, savaşın AB ülkeleri için de farklı bir sınav içerdiğini, Ukrayna saflarında ciddi mesajlar verilirken diğer yandan Rusya ile olan enerji bağımlılığının da önemine vurgu yaptı. AB ülkelerinin ‘’Çuvaldızı Türkiye’ye batırmadan evvel, iğneyi kendilerine batırmaları gerektiğine’’ vurgu yapan Bağış, özellikle Almanya gibi güçlü ekonomilerin enerji ihtiyacı açısından Rusya’ya, Türkiye’den çok daha fazla bağımlı olduğunu kaydetti.
Uğur Özgöker “mülteci ve sosyolojik açıdan AB ülkeleri için de önemli bir sınav”
Uğur Özgöker ise Bağış’ın sözlerine ilave olarak, savaşın mülteci ve sosyolojik açıdan AB ülkeleri için de önemli bir sınav olduğuna atıf yaptı. Suriye’den gelen mültecilerin sığınma talepleri karşısında gösterdikleri tepki ile Ukrayna’dan göçen mültecilere karşı takındığı ‘’iki yüzlü’’ tavrı da karşılaştıran Özgöker, Türkiye’nin bu anlamda insani açıdan AB’den daha da ileride olduğunu vurguladı.
Ferhat Bozçelik “AB Ülkeleri Sivil toplum örgütlerinin şiddetli tepkilerine karşın hükümetler seviyesinde daha pasif“
Diplomatlar Birliği Genel Başkanı Ferhat Bozçelik ise, Almanya başta olmak üzere AB ülkelerinin, Rusya ve Ukrayna arasında sıkışık durumunun oldukça önemli olduğunu dile getirdi. Sivil toplum örgütlerinin şiddetli tepkilerine karşın devletlerin hükümetler seviyesinde daha pasif ve yeri geldiğinde üç maymunu oynayan tavrının da manidar olduğuna değinen Bozçelik, AB ülkeleri bir defa daha insanlık adına ‘’tavşana kaç, tazıya tut’’ politikaları izlemeye devam ettiğini belirtti.
“Türkiye insanı açıdan AB Ülkelerinin çok daha ileri seviyede”
Panelistlerden gelen soruları enine boyuna cevaplayan Bağış, diplomatik açıdan da savaşın büyük sonuçlar Taşıyacağına dikkat çekti. Özellikle, orta ve uzun vadede AB ülkelerinin diplomatik açıdan Rusya ve Ukrayna arasında tercih yapmak zorunda kalarak, bunun yaratacağı olumsuz sonuçları da göze almaları gerektiğinin altını çizdi. Bağış, ‘’AB Ülkelerine Çek Cumhuriyetinden baktığımız zaman bile bu sürecin ne denli olumsuz sonuçlar doğuracağına dair kaygıları görmenin mümkün olduğunu dile getirdi. Özellikle Suriye ile başlayan ve çevre ülkeleri de etkisi altına alan ‘’mülteci akını’’ karşısında AB ülkelerinin izlediği tavrı Ukrayna karşısında izlemediğini hatırlatan Bağış, bunun Türkiye’nin insanı açıdan AB Ülkelerinin çok daha ileri seviyede olduğunu bir kez daha tüm Dünya’ya gösterdiğine vurgu yaptı. Bu tutum ve davranışı örnekleyen BAĞIŞ, mülteci akını ve mültecilerin topluma akreditasyonu konusunda Çekya’nın oldukça katı tutum izlemesinin kendi işsizlik oranlarının düşük kalması için de izlenen bir politika olduğunu belirtti. Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin politikalarına da değinen BAĞIŞ, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını sonuna kadar korumak zorunda olmakla beraber insani açıdan da savaştan kaçan mültecilere kucak açmasının Devlet geleneğimizin bir parçası olduğunun altını çizdi.
Türkiye barışa katkı sağlamak için diplomatik olarak eşi benzeri görülmemiş çaba harcıyor
Bağış Türkiye’nin barışa katkı sağlamak amacıyla iki tarafla eşzamanlı yürüttüğü yoğun diplomatik çabaların eşi benzeri olmadığının altını çizerek, yaşanan sürecin ülkemizin doğunun en batılı, batının da en doğulu olma özelliğinden kaynaklanan birleştirici köprü görevini en iyi şekilde yerine getirdiğini söyledi. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun insanüstü mesai ile kalıcı ateşkes için sürdürdükleri mekik diplomasisinin tüm dünyada takdirle karşılandığını ifade etti.
Panelistlerin yoğun katılımları ile 60 dakikayı aşan panelde, katılımcıların ilgili soruları karşısında Bağış başta olmak üzere moderatörlerin vermiş oldukları cevaplar, sosyal medya da önemli karşılık buldu.
Türkiye ile Çekya arasındaki diplomatik ve ekonomik ilişkilerin gelişimine de vurgu yapan Bağış, son birkaç yıl içerisinde iki ülke arasında ki ticaret hacminin de büyük atılım yaptığının altını çizdi. Göreve geldiği dönemde iki ülke arasında gerçekleşen ticaret hacminin 3,5 Milyar EUR iken şu anda bu rakamın, pandemiye rağmen, 4,5 Milyar EUR’yu aştığını ve yıl sonunda 5 Milyar EUR’ya ulaşarak bir rekora imza atacaklarına değindi. Özellikle Çek Cumhuriyetinden ülkemize yapılan yatırımların da hız kazandığına değinen Bağış, ülkemizin önemli otomotiv markalarından olan TEMSA’nın %50’lik kısmının da Çek yatırımcılar tarafından satın alınmasının da bunun bir sonucu olduğunu belirtti.
Rusya-Ukrayna savaşının AB ülkeleri ile beraber ülkemize etkilerine de değinilen panelde, savaşın hem ekonomik hem de insani açıdan tüm bölge ülkeleri için önemli bir sınav olduğu ifadesi kullanıldı. Savunma sanayimizin son yıllarda yaptığı atılımların, bölge ülkelerindeki savunma gücüne sağladığı katkıların da altı çizilirken, bu savaş bir defa daha ‘’savaşların sadece gözyaşı değil aynı zamanda güç dengelerini değiştirdiği’’ belirtildi. Savaşların hiç bir bahanesi olmayacağı gibi bu savaşın kilit ülkelerinden olan ülkemizin, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, barışın tesisi konusunda büyük çabalar harcadığının da öneminin altı çizildi. Görünen o ki yürüttüğümüz milli dış politikaların bir sonucu olarak ilerleyen yıllarda da ülkemizin kilit rolü daha da artacağına olan ortak inanç dile getirilerek panel sona erdi.