Çin Merkez Komitesi Uluslararası Araştırmalar Bölümü Başkanı Su Zuhui başkanlığında Zou Guoyu, Liu Yuwenshi ve Zhang Tianqi oluşan Heyeti, Marmara Grubu Vakfı ile Kuşak ve Yol Girişimi, Türkiye Yüzyılı, Çin’den beklentilerle ilgili düşünceler konulu bir çalıştay gerçekleştirdiler.
Çalıştay’da Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu’ndan Jia Jian da hazır bulundu.
Marmara Grubu Vakfı da çalıştaya Dr. Akkan Suver, Sezgin Bilgiç, Prof. Dr. Nedret Kuran, Prof. Dr. Özgür Çengel, Prof. Dr. Uğur Özgöker, Prof. Dr. Figen Yıldırım, Cafer Okray, Lale Aytanç Nalbant, Mahmut Saklı, Oğuzhan Ceylan, Mustafa Ergin, Av. Murat Keçeciler’den oluşan bir heyetle katıldı.
Dr. Akkan Suver’in çalıştayda yaptığı konuşma aşağıdadır:
“Öncelikle ülkemize hoş geldiniz.
Sizinle Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.yılında, Kuşak ve Yol Girişimi’nin 10.yılında bir arada olmaktan, arkadaşlarım ve ben büyük onur duymaktayız.
Bugün burada tertiplediğimiz küçük çalıştayda sizlerin değerli düşüncelerinizi öğreneceğimiz için mutluluk duymaktayız.
İzin verirseniz öncelikle sizlere Marmara Grubu Vakfı’ndan söz etmek isterim.
Uluslararası bir düşünce kuruluşu olan Marmara Grubu Vakfı 38 yaşındadır. 26 yıldır da aralıksız olarak Avrasya Ekonomi Zirveleri’ni tertiplemektedir. Çin Halk Cumhuriyeti de Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin müdavimidir.
Marmara Grubu Vakfı’nın bir başka önemli özelliği de, on yıldır Kuşak ve Yol girişimine verdiği yüksek önemdir.
Evet, Marmara Grubu Vakfı olarak Kuşak ve Yol Girişimi’ne büyük önem vermekteyiz.
Sözlerime bir Çin atasözü ile başlamak istiyorum. “İş yaptığımız için dost değiliz, dost olduğumuz için iş yapıyoruz.”
On yıl önce temelleri atılan Kuşak ve Yol inisiyatifini bu atasözü çerçevesinde değerlendiriyorum.
Bu inisiyatif insanlığın kader birliğine doğru küresel bir kalkınma hareketi, küresel bir güvenlik inancı ve küresel bir medeniyet projesi olarak, istikrar ve güven yolunda atılmış önemli bir adımdır.
Farklılıklara rağmen insanların bir arada yaşayabilmelerine olanak sağlayacak olan Kuşak ve Yol inisiyatifi ortak paylaşım ve ortak istişarenin bir eseri olarak önümüzdedir.
Ve gene ben, Kuşak ve Yol inisiyatifini büyük bir barış hareketi olarak değerlendirmekteyim.
Zira Kuşak ve Yol inisiyatifine yalnız ticaret, yalnız ekonomi, yalnız para hareketi olarak bakmak eksik bir değerlendirme olur.
Bu girişime bir ulaşım, bir lojistik projesi olarak bakmanın yanlış olduğuna inanıyorum. Bu proje ile dijital ve yeşil sektörler gibi yeni ve ileri teknoloji sanayi alanları devreye girecektir. Daha geniş bir değerlendirme ile diller başka dilleri, dinler başka dinleri, kültürler başka kültürleri, insanlar başka insanları tanıyacaklardır.
Bu tanıma bir sosyal zenginliğin kapısını aralayacaktır.
Oluşacak olan bu sosyal zenginlikle Kuşak ve Yol coğrafyasında geniş bir istikrar alanı meydana gelecek ve kalıcı barışa büyük bir imkan sağlanmış olacaktır.
Bu Kuşak ve Yol inisiyatifine Türkiye penceresinden baktığımda ise gördüğüm şudur:
Önce Çin Halk Cumhuriyeti’ne bakmak gerekir.
Bugün dünya küresel büyümesinin üçte birini sizin devletinizin ekonomisi sağlamaktadır.
Türkiye, Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarını kapsayan ve Çin liderliğindeki Kuşak ve Yol Girişimi’ne (KYG) ilk katılan ülkelerden biridir. İki ülke, Kasım 2015’te Çin liderliğindeki Kuşak ve Yol Girişimi ile Türkiye liderliğindeki Orta Koridor Girşimi’nin Uyumlaştırılmasına İlişkin Mutabakat Zaptını imzalamıştır. İlerleyen yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping birbirini tamamlayan bu iki girişimin bütünleştirilmesi gerektiği yönünde beyanlarda bulunmuştur. Ne var ki her iki ülkenin yöneticilerinin sözlü desteğine rağmen, ne Türkiye’nin Çin yatırımlarından beklentileri şu ana kadar gerçekleşebilmiş ne de Orta Koridor ile Kuşak ve Yol Girişimi’nin uyumlaştırılmasında istenen seviyeye gelinebilmiştir.
Türkiye, coğrafi konumunun sağladığı avantajdan faydalanarak bir yandan Avrupa ve Asya kıtalarının üreticilerini ve pazarlarını birbirine bağlayan bir ulaşım ve lojistik merkezi olmayı hedeflemekte, diğer yandan da küresel değer zincirinde merkezi bir rol oynamak istemektedir. Bu amaçlar doğrultusunda ülkenin yöneticileri ulaştırma, telekomünikasyon ve enerji altyapılarını geliştirmektedir. Türkiye, ulaştırma alanında karayolu taşımacılığı ve otoyol inşaatına öncelik vermekle birlikte Ankara-İstanbul ve Ankara-Konya arasında iki yüksek hızlı demiryolu yatırımını da tamamlamıştır. Bu noktada, Türkiye, dünyanın açık ara en büyük yüksek hızlı tren ağına sahip ülke olan Çin’in kilit bir rol oynamasını beklemektedir.
Bizler Çin yatırımı beklemekteyiz, Türkiye’nin Kuşak ve Yol Girişimi bağlantılı projelerden aldığı pay çok düşüktür. İstanbul Kumport Limanı ve Hunutlu Termik Santrali dışında Çin’in Türkiye’de hatırı sayılır büyüklükte yatırımı yoktur. 2013-2020 yılları arasında Türkiye’nin Çin yatırımlarındaki payı yüzde 1,31 iken Kuşak ve Yol Girişimi projelerinde bu oran yüzde 0,8’e düşmektedir. Çin Küresel Yatırım Takip sistemine (China Global Investment Tracker) göre 2023 yılı itibariyle Türkiye’deki Çin yatırımlarının toplam tutarı 5,11 milyar ABD dolarıdır. Çin’in dünya çapındaki yatırımlarının toplamının 1,368 trilyon ABD doları olduğu düşünüldüğünde Türkiye’ye yaptığı yatırımların azlığı daha belirgin hale gelmektedir.
Bunlar benim düşüncelerimdir.
Özetlemek gerekirse, bizler çağın projesi olarak baktığımız Kuşak ve Yol Girişimi’ne ve Çin-Türkiye ilişkilerinin gelişmesine büyük önem vermekteyiz.
Bu çalıştayı fırsat bilerek bir defa daha sizlere hoş geldiniz diyor, Kuşak ve Yol girişiminde Türkiye adına sivil toplum olarak yer almaktan büyük onur duyduğumuzu bilmenizi istiyoruz.”